Translate geri kalmayın dünyalılar

English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

this widget by www.AllBlogTools.com

27 Nisan 2023 Perşembe

Kapadokya Yeraltı Şehrinde Kaybolan Babamı bulan OPPA!

Evet chingular 'pek yakında' dedikten çok uzun bir süre geçmiş nomu nomu miyanheyo! Ama geç olsun da güç olmasın yeni hayat felsefem artık bu, hayatımda her şeyin geç geliştiğini fark ettiğimden beri!
Neyse gelelim bizim derin mevzuya evet mevzu çok derin çünkü yeraltı şehri bayağı derindeydi, yoksa konu gayet yüzeysel bildiğimiz oppa-noona konusu yani:))
Yıllardan 2014, aylardan ağustostu galiba oppayı gayet iyi hatırlıyorum da tarih biraz bulanık kafamda e normal yani:)
Ailecek Kapadokya'ya gezmeye gittik yıllardır bizimkilere yalvarıyorum gelin gidelim sonunda tüm masrafı üstüme yıktılar ve gelmeyi kabul ettiler:)
Boşuna değil meğerse Güney Kore'nin bir mahallesi Kapadokya yeraltı şehirlerinde yaşıyormuş ben de o zaman anladım yıllardır buraya görmek istememin sebebini, nereye baksanız peri bacası fln değil bildiğin bir çekik gözlü ağaç gölgesinde, deve tepesinde, dağ başında, nehir kıyısında vs. Sandım buranın doğal güzelliklerinden biri de bu oppa ve (noonlar) tabii şaka şaka noonalardan bana ne de ayıp olmasın sapık gibi gözükmeyeyim diye onları da kattım konuya:))
Gel gelelim annemin canı pek kıymetlidir öyle kuyu gibi yeraltına girmem ben dedi, siz girin ben sizi dışarıda bekleyeyim. Kadın akıllı içeride kalırım diye korktu. sonra biz Babam, kardeşim ve ben girdik içeri ama, aman Allah'ım nasıl bir sıra dapdar bir yol böyle yan yan yürüyor herkes ve giderek yer altına iniyorsun ama bir tek Türkler yan yan malum uzak doğulular zaten ufak tefekler onlar dümdüz sığıyor içeri :)) Böyle sizi bekletiyorlar sırayla kafile kafile giriyorsunuz önümüz zaten sadece Koreli kafilesi sanırsın komple Seul buraya gelmiş. Biz içeride babama çaktırmadan oppa, namja olmadı noona ahjussi artık kimi bulursak kıstırıp konuşmaya çalışıyoruz gerçi kıstırmak pek sorun değil orada zaten kapana kısılmış gibiler bi oppa dururken kardeşim önüne geçti ben arkasına tamam işte Osmanlı hilal taktiği :)) Konuştuk zaten bayağı bir oppayla acummayla fln babam da hep bizi kolluyor çaktırmadan fark etmedik değil:)) Adam bıktı zaten benim Koreli aşkımdan, baktı etraf Koreli çevrili yapacak başka şey yok saldı gitti adamcağız da artık tabii bir de can havli oralar canhıraş kendi derdine düştü adam sonra bir de biz çıktık bir oppanın peşinden bir de baktık ki babam yok:)) Dedik bekleyelim gelir birazdan bekle bekle gelmedi adam, panik olduk haliyle oppa da diyor ben biliyorum babanızı gördüm. (Bak sen tabii kaleyi içten fethedecek aklınca önce babamın gönlünü çelmeye çalışıyor bilmem mi ben:)
Sonra demez mi dur ben girip bulayım babanızı, o an bir superman bir batman gibi gözüktü bana böyle bir duygulandım sonra Novalyamo toparla kendini seni tongaya düşürmeye çalışıyor dedim bir toparlandım yani:P Annem de çocuğa aynen soruyor yavrum gördün mü sen babalarını bulabilir misin? :)) Kadın içeri girmeyerek kendini kurtardı Koreli'yi gözden çıkardı belli:)) (Böyle resmini fln gsteriyo Sanki kayıp ilanı gibi 'Zafer A. 56 yarım saattir kayıp. Yeraltı şehrine yerleştiğinden şüpheleniliyor:)) Şaka şaka:)  Sonra bizim oppa girdi içeri babamı bulup çıkardı ama arka çıkıştan nereden girip nereden çıktı bu oppa anlamadım ama ailecek gönlümüzü fethetti istese babam o anda bizi ona verirdi ben diyim :))

25 Eylül 2013 Çarşamba

Gyeongju Expo 2013 ayağinıza Geldi!

Anneyounghaseyo!
Efendim uzun bir aradan sonra döndüm inşallah, bismillah diyelim...
Şimdi malum bu sene sesimizi duyan devlet büyüklerimiz Kore yılı ilan ettiler lakin işten güçten ben zat-i alleriniz maalesef bu etkinliklere pek fazla iştirak edemedim ama üzülmeyin elbette bir kaç av yakaladım ve yine hikayelerimle döndüm ama önce Gyeongju Expo'yu ayağınıza getirdim, Taksim'deki sergiden bir kaç fotoğraf çektim sizler icin yüklüyorum bol bol bakın...



































Bakın bu resmi kim yapmış?
Evet Kim Jea-Jeong yapmış hani şu ünlü olan.
Şaka şaka o değildir heralde sormadım ama sanmıyorum onun bu kadar becerikli olacağını:P
Elbette böyle Kore dolu bir yılda ve bir günde şu novalyamo bir Koreliyle tanışmadan ayrılsın, yine komik bir hikayem var onu da bir sonraki yazımda paylaşacağım inşallah ama önce namjamızın resmin görmek istersiniz heralde:))
Evet yeni kahramanımız bu namja gösterip elletmiyorum ki heyecanlanın, arkası yarın olsun:)
Kendisini Gong Yoo'ya benzettim de noonamız hiç de benzemiyo dedi bence çocuğu bana kaptırmaktan korktu:P
Beklemede olun;)
Şimdilik Jalgaaa:)



8 Şubat 2013 Cuma

Herkes size ne izlemeniz gerektiğini söylüyor bense neyi izlememeniz gerektiğini yazacağım

Evet, farkındayım çok geç kaldım.
Döndüm hem de öyle komik bir Koreli avı hikayesiyle değil.
Malum av mevsimi henüz başlamadı ama av mevsimi başlamadı diye bloka yazmamak da pek doğru olmadı farkındayım, arayanlarım soranlarım, takipçilerim pek üzgünler dedim sahalara döneyim iyi yazıyorum, çiziyorum diyenlere meydanı bırakmayayım:)
Ama bu sefer gördüğünüz üzere bol polemikli bol tartışmalı bir başlıkla geldim, çünkü eminim benim kötü dediğim filmleri pek sevenleriniz olacaktır, alınıp darılmak yok, fikirler kişiseldir ama yine de beni dinleyin derim iyi bir seyirciyimdir ben izlemeyin diyorsam izlemeyin zaman kaybetmeyin gidip başka şeyler yapın ama buraya da fikirlerinizi yazmayı sakın unutmayın, eklemek istedikleriniz önerileriniz varsa kesin yazın.
Not: Sadece bizim Koreli-Japon filmleri değil Hollywood-Bollywood-Türk filmleri ne ararsanız bu listede olacak çünkü hak etmediği halde sürekli çok iyi filmlermiş gibi konuşulmasından bıktığım filmleri yazmaya karar verdim, vatana millete bir hayrım dokunsun o zamanı tv başında öldüreceğinize gidin kapıya çıkın Koreli filan avlayın bunları izlerken harcadığınız zamana yazık valla, zaman çabuk geçiyor, yaşlanıp gidiyoruz yani...
Sıralama en kötüden en iyiye(kötünün iyisine) doğru olacak:
 Knocked Up
Incir reçeli (hiç "aaa" demeyin, çok gereksiz, çok boş bir filmdi bence, zaten Türk filmi mi aman kalsın bizimkilerin daha çok uğraşması lazım, eskidendi o Hababam sınıfları, Tosun paşalar, artık yok öyle Ertem Eğilmezler, süt Kardeşler filan ah ne güzeldi o filmler bir de şimdiki filmlere bakın, durun daha bitmedi Türk sinemasını yerişim:
Issiz adam (Gereksiz film demişken kendisini anmadan edemedim)
Yalnız nasıl hırs yapmış nasıl bir tiksinmişsem bu filmlerden yazarken sanırsın biriyle kavga ediyorum:)
Evet ediyorum onlar duymasalar da bu filmleri yazıp yon etenlere isyanım hani şu yok kutsal damacana yok yok kolpa çino tarzı filmleri bu listeye alacak kadar bile değersiz görmüyorum çünkü onları buraya yazmak da en az onları izlemek kadar zaman kaybı olacaktır, zaten Şafak Sezer bence tv camiasında hiç var olmamalıydı.)
Sıkı durun şimdi size ilk çıktığı günden beri oscar'a aday ya la bu film, ya la aldı bu la oscarı yok ya la henüz alamadı ama almaya çok yaklaştiydı da işte "The Departed " alınca tabii ödülü bizimkiler alamadılar eh adamlar ödülü bize verecek diiller ya kendi adamlarına verecekeler tabi amaaaan Türk'ün Türk'den başka dostu yok zaten" şeklinde yorumlara kadar geldiydi, yok artık daha neler desem? the departed almayaydı o ödülü kesin dondurmam gaymak alırdı di mi ama?
Dondurmam Gaymak
Veeee sırada bir Japon animesi: İşte bizimkiler de arada saçmalayabiliyor ensest bir ilişkiyi konu almış bence o senarist ve yönetmen önce başka şeyleri ele almayı unutmuş:
Boku wa imôto ni koi wo suru
Kanojo to no tadashii asobikata

Little Miss Sunshine (hele bu filme ne demeli, Allah'ım millet bunun hakkında bir yorumlar bir yorumlar yapıyor sanirsın herkes entel dantel, bana gore hiçbir anlamı ve güzelliği yok bu filmin bu kadar bartılmasını da anlamıyorum yok neymiş efendim aile bağlarıymış, Amerika'da kimin ailesi var da bağları kaldı Alla'sen aile bağı göreceksen açıp bizim sut kardeşleri izleyeceksin aga...)
Gereksiz filmler demişken soluksuz devam etmek istiyorum daha fazla yorum yapıp gece gece keyfimi kaçırmak istemiyorum:
The Stepford Wives
The Twilight Saga: New Moon (aynı zamanda serideki en kötü kitapta bu bölümdü, kitabını bile okumayabilirsiniz yani:)
Love and Other Drugs
Hostel (bunu izleyebilecek adamda çok iyi bir mide ve çok vicdansız bir kalbi olmalı bence, bu filmi sevdiğini söyleyen insanlarla arkadaşlığımı kesip eğer telefon numaramı filan vermişsem telefon numaramı değiştiriyorum, malum belli ki psikopat kendisi:)
Veeee yine bizimkilerden bir dem vuruyorum bu sefer de bir Kore filmi bu yukarıda saydıklarım kadar kötü değil ama yine de zaman kaybı bence
Jakeob-ui jeongseok 

Kôkô debyû

İşte size yine fazlaca abartılan iki film daha
1- The Notebook

2- Closer
Did You Hear About the Morgans?
Aslında bu liste daha çoook uzar gider de bu gece daha fazla sinirim bozulmadan burada bırakıyorum bir sonraki yazıda inşallah daha neşeli şeylerle geri dönerim o zamana kadar sakın bu filmleri izleyeyim demeyin:)
P.S: sıralama en kötüden en iyiye doğru olacaktı ama olamadı. En kötüyle başladım doğru, ama sonlara doğru karıştırdım:P

12 Mart 2012 Pazartesi

Bu MİM Başkaymış!

Evet, benim bildiğim mim.'in bir kaç anlamı vardı, mimarın kısaltmasıydı,mezun olduktan sonra kendimi hemen "I'm Tedd Mosby, The Architect"(HIMYM izleyen bilir.) moduna sokamadığım için,mimarım yerine ben "mim." im derdim soranlara,ya da kartvizitimin başında yazardı Mim. Neval ... diye
Bir de mimlenmek vardır bildiğim,o zaten göbek adımdır benim ne yapsam mimlenirim ben kaçışı yok bunun,bu mim ise hepten başka mim'miş henüz görmediğim hasretliğim güzzi'm ögretti bu mim'i de bana! Bundan böyle kabulümdür artık her mim. benim...
Mim. benim göbek adım, mim. benim ünvanım,mim. benim tanımım...
(Çok edebi oldu nan gidip kitap yazıcam yeminlen blog kesmez daha beni!)

En Sevilenler


1-En Sevdiğin şeyler nelerdir? Nelerden Hoşlanırsın?
Evde kalma sebebim olacak olan konuşmaya bayılırım,çenem çıksın emi diyenlere aldırmadan konuşurum da konuşurum,ama öyle boş konuşmam yanımdakileri de konuştururum en sessiz adamı açmışlığım var benim!
Etrafimdakileri güldürmeye bayılırım,Cem Yılmaz benim tahtımda oturuyo yaşım küçük diye onu çıkarttılardı zamanında,artık büyüdüm tahtımı geri almaya geliyorum cem, in ordan!
Gezerim,tozarım,dans edip şarkı söylemeye bayılırım ayna karşısında dans edip şarkı söylerim ama böyle club dansı benimki ağır takılmak bana göre diil,giyinmek zaten benim tutkumdur,tüylü şeylere bayılırım tabii sahtesine, gerçek kürk olayına karşıyım.(böyle tüylü şeyler severim ama erkeğin tüysüzünü sevdiğimi biliyosunuz zaten o olaya girmiyorum tekrardan...)
Moda benim göbek adımdır,bence herkes giyime önem vermeli kötü giyinen insanlardan niyeyse kötü elektrik alıyorum.ha tabii benden de iyi giynmesin pis kıskanırım-ama o biraz zor çok zevkliyimdir vesselam-
Film izlemekten bahsetmeyeceğim bile,günde 2 film izlemeden 1 bölüm de dizi (uzun zamandır Kore dizisi artık bu,hollywood dizilerini bıraktığımda çok küçüktüm(!) izlemeden uyku girmez gözüme bu performansı okulda sergileseydim şu anda tezimi bitirmiş doktoraya başlamış olurdum ama hayat işte naparsın!
Özellikle '50 öncesi filmlere bayılırım,insanların henüz insan olduğu yıllarda cekilen filmelere!

Arkadaşlarımı çok severim,tüm dünya nüfusuyla arkadaş olsam yetmez bana,onlara çok değer veririm,yerleri çok ayrıdır dostlarımın,arkadaşlarımın.
spor yapmak yine vazgeçilmezlerim,futbol tutkum,basket oynarım,paten kayarım.(nan cv yazar gibi hissetim iş görüşmesine giderken direkt blogumun çıktısını alcam iyi oldu bu mim işi,bi de kendimi birine beğendirmeye çalışıyomuşum gibi de bi his geldi haydi hayırlısı-ben çok entelim.dantelim böyle sakar,rezil biri olduğuma bakmayına getiriyorum olayı anladınız di mi?)
Kore'nin herşeyini severim bunu zaten söylemiycem daha fazla...Uzak doğu da öyle keza!
Yabancı dil öğrenmeye ve konuşmaya bayılır aynı şekilde yabancı insan tanımayı da çok severim bu yüzdendir ki her bulduğum Koreli'ye yapışıyorum ya,yoksa başka amacım yok yani!
Daha çok marifetlerim var da fazla uzattım,kesiyorm burda...

2-Bilgisayarda Vaktini Nasıl Geçirirsin?
Valla bilgisayar başında vaktimi yer yer faydalı,zaman zaman boş,bazen de el mahkum şekilde geçiriyorum,çizim,sunum,proje,ödev işte bunlar el mahkum kısımlar
Faydalı;hiç TV andırını izlemediğim için haberleri netten takip ediyorum
Boş,bildiğin sörf olayı ama ucu bucağı yok ne kadar gereksiz iş varsa bulup yapıyorum,
Tabii sanal alemde arkadaşlarımla da takılırım,onlarsız olmaz!

3-En Sevdiğin Filmler
İşte bana sorulmaması gereken sorulardan biri,çünkü öyle çoklar ki ama sordun bi kere kaçışı yok tek tek okuyacaksın şimdi(merak etmeyin kısa kesicem ama bana ğore kısa!)
Kategorilere mi ayırsam,yönetmenleree mi bölsem bilemedim:P
Tim Burton Delisiyim,Quentin Tarantino hastasıyım bu yüzden başlıyorum...
Tim Burton:
Big Fiş(Fish nan işte)
Beetlejuice(çocukken çok denedim 3 kere beetlejuice dersem o vahşi yaratık eve gelir de benimle sohbet eder mi dye olmadı yemedi,o zaman kızmıştım yönetmene neden çocukları kandırıyolar diye!)
The Nightmare before christmas
herneyse tüm Tim Burton filmleri işte anladınız...
Tarantino:
Kill Bill(bi dönem soundtrackleri emo,kro,ergen artık bilimum tüm erkeklerimizin cep telefonu sesi olduydu da filmden soğuyacağım diye panik oldumdu- hemen bana kızmayın kro dedim diye babam da kullanıyodu o "ringtone" u!-)
Pulp Fiction
Rezervuar köpekleri
neyse anladınız yine ekşınlı tüm tarantino filmlerine bayılırım...
Stanley Kübrick de severim,bilirim o da severdi beni...
Paths of Glory
2001:A space odyssey
Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb
Kim Ki duk severim,
Bin-Jip zaten herkes bilir
Park Chan wook severim,Kore film dünyasının babasıdır bence!
Old Boy'u yapmıştır ve benim için hollywood perdelerini kapamıştır,
I'm a cyborg but that's ok'i yapmıştır ben bi daha Hollywood'a yüzümü dönmemişimdir!
Martin Scorsese Allah seni napmasın:(hepsini yazmıyorum en favorimi yazıyorum)
Taxi Driver
Guy Ritchie(o şöhret karından boşandın da noldu film çekecek para bulamadın di mi?  bak artık o başladı film çekmeye git barış tekrar onunla.)
Snatch
Anime:
anime diyince akla gelen ilk isim Hayao Miyazaki,yakınlarda ölür diye darallar geliyo bana adam için dua edecem o derece...
Sprited Away
Howl'un yürüyen şatosu ve daha niceleri(kısa kesmek zorunda olmasam tek tek yazar imzamı da atardım ama şartlar...)
Bleach
Death Note(bunların mangasını da okuyorum daha bi destekli oluyo)
Candy Candy(ilk aşkım Terry'di hayattan beklentim bu kadar varın siz anlayın gayri.)
The Girl who Leapt Through Time
Akira Kurosawa Filmleri:
Tabii ki; 7 Samurai...
Hollywood'da da izlemekten hiç sıkılmayacağım nadide yönetmen Alfred Hitchcock:
Vertigo
Psycho
Bundan sonrasını günümüzden eskiye doğru geri sayım yapıcam sıkı durun:
3 idiots(imdb'de 10 verdigim tek film,gidin izleyin öyle gelin!)
Batman the dark knight
The usual suspects
sin city
Leon
v for vandetta
fight Club
The shawshank Redemption
The Godfather'ın alayını severim,öperim...
Guguk kuşu
Bir japon filmi: paradise kiss
Delicatessen(Jean-Pierre Jeunet her filmi süperdir Amelie'den tanırsınız kendisini.)


Arizona Dream(johnny depp ne yapsa izlerim,Kore'lileri severim biterim ama Johnny'mi bırakmadım asla ihanet etmem ona, hatta karısından ayrıldı diye de ne sevdindimdi Allah affetsin iki çocukla dul kaldı venessa ama!)
Emir kusturica'yı da severim(leyn ne cok seviyomuşum sevgi dolu bi insanim ondan olsa gerek!)
Black cat,white cat
Blade Runner
The good,the bad and the ugly!
Artık eskiye gidiyorum tutmayın beni!
Cabinet of dr. Caligari(1920)
His Girl Friday(1940) (aşk olucaksa boyle olsun)
play time(1967-komedi olacaksa da böyle olsun!)
Top Hat(müzikal olacaksa böyle)
It happened one night(yok yok vaz gectim aşk dediğin böyle olsun)
Metropolis.(tez yazarm nan ben bu filme)
amedeus(1984) bu filmi izlediğimde mozart'in benim gibi koç burcu olduğuna kanaat getirmiştim,benim filme bakış açım bu!(Yok değilmiş ama mors oldum...)

Audrey Hepburn filmleriyle uyuyabiliyorum ben ancak;
How To steal A million!


veeee...
12 angry man(1957) film budur!














4-Şu sıralar almak istediğin şey?
Kırmızı bir deri pantolon için ölüp bitiyodum ama deri bende yemedi 1.60 boyda deri gibi durmuyomuş onu farkettim,ben de deri olmayan kırmızı pantolon aldım,işte bunu istiyodum saçma gelebilir ama...

5-Şu sıralar ne dinliyosun?
BIGBANG "alive" albümünü yayınladığından beri "replay" şeklinde sadece onu dinliyorum...
I'M STILL ALIVE!





Sordum Cevapla

1-Hayatın Bir Filme Çekilse Adı Ne Olurdu?
Adı:"Biri beni durdursun" olurdu heralde...Siz ne demek istediğimi anladınız:P

2-Birşeyleri Değiştirmeye gücün olsa neyi değiştirirdin?
Tabii ki erkek milletini...

3-Seni en çok etkileyen sinema sahneleri nelerdir?
3 idiots'un her sanesinde etkilendim nan ben öyle de saçma bi insanım,
Sonra Old Boy'un da-dikkat spoiler geliyor-dil kesme sahnesinde kafayı yemiştim.
Aslında çok var etkilendiklerim ama onlar çok saçma etkilenip etkilenip hayatta uygulamaya koyuyorum ben çünkü,örneğin kore dizilerinden etkilenip onlar gibi konuşup giyiniyorum demiştim hatırlarsanız,bu gibi şeyler daha fazla açıklamayayım keza rezilliği savuşturabilitenin de bir sınırı var daha fazlası koyar bana!

4-Yaşadığın şehir bir günlüğüne yalnızca sana tahsis edilse ne yapardın?
Ben bunun hayalini çok kurmuşumdur,ama düşününce kimse olmadan çok sıkıcı be hayat,malum hayat paylaştıkça güzel ama yine de yapsam yapsam:Kore konsolosluğuna neyin gidip belge döküman karıştırırdım herhalde,Ankara'da olsaydım da kesinlikle ülke gizli bilgilerini okumak isterdim ama İstanbul'da olmaz bu işler.
Ha bi de hep o şehir içi vapur hatlarında kaptan olmak istemişimdir,o kadıköy-beşiktaş vapurlarından birini alır ve kaçardım(artık nereye kadar gidebilirsem-yok titanic vakası olmaz nerde bizde buz dağı?)

5-Şu sıralar takip ettiğin diziler nelerdir?
Dedim ya hiç tv izlemiyorum sürekli bilgisayarda kore dizisi izliyorum,onlar da:
The Moon that Embraces the sun
The princess' man(tarihi dizilere sardım.)
arada bi Gossip Girl'e göz atıp The big bang theory izlesem de hemen kore'ye geri dönüş yapıyorum...

5N1K
Ne?
Hayat
Nerede?
Uzayda
Ne zaman?
Hep vardı,hep de olacak.
Nasıl?
Daha NASA da bulamadı ben ne bilim nasıl?Ama su yok,hava yok öyle bi onu biliyorum.
Neden?
Ne neden,uzayda neden mi hayat var?Yaradan,takdir-i ilahi yani...
Kim?
Ben de onu soruyoum kim? kim olacak o şanslı şahıs?

Bundan bi tane daha yapcam bana ne :P


Ne?
İdeal erkek tipi.
Nerede?
Bi bileydim,sağ bırakmazdım.
Ne zaman?
Kaderimde ne zamansa o zaman,ben kadere inanırım...
Nasıl?
Off off ideal erkeğim öyle ideal ki yok o yüzden gerçek hayatta,böyle boylu poslu ama yine de dans ederken nefesini tenimde hissedecek kadar uzun olsun öyle tepeden de bana bakmasın,kaslı olsun omuzu geniş,sesi de güzel olsun,evet biliyosunuz döşünde kıl olmasın,dudaklarında buse olsun
nan çok romantikleştim gece gece burda kesiyorum...
Neden?
İdeal erkek tipi herkesin vardır benim de var da ondan yani...
Kim?
Ben de onu soruyoum kim? kim olacak o şanslı şahıs?
hahah bu son cevabım buna da uydu....

Bu mim. olayını bana öğrettiği için sevgili güzzi 'me teşekkürü borç bilirim...
Sıramı da unni 'me vereyim...
















29 Şubat 2012 Çarşamba

dogal ortamında novalyamo'nun amaçları,hedefleri,sentezleri,sonuçları

Bu blog'un açılmasındaki sebep:İçimde kalan anılarımdır, hatta niye bir tek benim içimde kalsın,yazayım başkalarının da içinde kalsın'dır...
Elimde patlayan olaylar,doğal ortamında novalyamonun temel yapı taşlarıdır.
Bu hikayeler tamamiyle gercektir,hiç bir "fiction" (kurgu) kurum, kuruluş veya şahıs kullanılmamıştır.
Sizlere zaman zaman sahte gibi gözükebilir ama belgelere dayanmaktadır.
Bu blog ağdalı bir dile sahip değildir veya edebi bir metin amacı gütmemektedir.
İmla kurallarında dikkatli ama noktalamalarda sorunları görülebilir... (örneğin burada üç nokta kullanılır mı çok emin değilim,ama gordüğünüz üzere "mi" soru eki ayrı yazılmıştır.)
Anlattığım hikeyelerden gençler ders alsın,aynı hataları yapmasın,ya da(BKZ:ya da ayrı yazılır-şu anda kendimi ispatlama aşamasındayım ilerde her imla kuralını açıklama gereği duymayacağım sonuçta hepimiz Türk'üz keza yabancılar da okursa zaten ne yazsam yerler sorun yok yani-) yapsın ama yaptıktan sonra benim gibi burda utanmadan umuma açmasın.


Rezil olmak ayıp değildir,önemli olan rezil olduktan sonra onu nasıl taşıdığınızdır.(Büyük söz ettim Konfüçyüs mezarında ters dönmüştür...(yine üç nokta(?) )


Amaçları anladıysak gelelim hedeflere:Hedefim rezil olmayan bir gençlik yetiştirmek demek isterdim ama değil,
hedeflerim rezil olduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranabiletesi yüksek nesiller yetiştirmektir.(Vurdum duymazlık değil kesinlikle yanlış anlaşılmasın.)


Çünkü novalyamo doğal ortamında ahan da böyledir: